NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
حُسَيْنٍ
الدِّرْهَمِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى عَنْ
سَعِيدٍ عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ
الْحَسَنِ
عَنْ
سَلَمَةَ
بْنِ
الْمُحَبَّقِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَحْوَهُ
إِلَّا أَنَّهُ
قَالَ وَإِنْ
كَانَتْ
طَاوَعَتْهُ
فَهِيَ
وَمِثْلُهَا
مِنْ مَالِهِ
لَسَيِّدَتِهَا
Hasen, Seleme b.
el-Muhabbak'tan, O da Rasûluilah (s.a.v.)'den önceki (4460.) hadisin benzerini
rivayet etmiştir. Ancak, bu rivayete göre Rasûlullah:
"Eğer kadın gönüllü
ise, hem cariye hem de adam'ın malından, onun misli, cariyenin sahibine
(kadına) verilir" dedi.
İzah:
Hattâbî: "Bu hadis
münkerdir. Kabîsa b.Hureys ma'rûf değildir. Bu gibi hadisler hüccet olamaz.
Hasen, hadis işittiği kimselere pek aldırmaz, incelemezdi. Hasen'in arkadaşı,
Eş'as'm; bu hükmün hadler meşru kılınmadan önce olduğunu duydum, dediği
rivayet edilir" demiştir.
Gerçekten, bu
rivayetlerle, önceki rivayetler birbirleri ile tam bir çelişki içersindeler.
Onlar da, karısının cariyesi ile cinsî ilişki kurana; duruma göre recm veya
değnek cezaları, yâni had uygulandığı söylenirken, bu rivayetlerde, haddin
olmadığı anlaşılmaktadır. İbn. Mâce'nin aynı râvîden rivayet ettiği bir
haberde; Rasulullah'a, karısının cariyesi ile cinsi ilişki kuran bir adam
getirildiği ve Rasulullah'm ona had uygulamadığı açıkça ifade edilmektedir.[İbn
Mâce. hudûd: Had. No: 2552.]
Hattâbî, yukarıya
aktardığımız, sözlerinde, bu rivayetlere itibar edile-miyeceğini söylemişti.
Hattâbî'nin bu rivayetleri hüccet saymamakta başka sebepleri de var. Şöyle ki:
a- Bu, konunun
esaslarına ters düşen bir durumdur. Hiç bir âlim bu rivayetlerde öngörülen
hükmü benimsememiştir.
b- Telef edilen bir mal
için, mislini ödettirmek hayvanlara hastır.
c- Bu rivayetlere göre
zina, bir kadına sahip olma hakkını vermektedir.
d- Bu hüküm bedenden
haddi düşürüp, malda ceza uygulamaktır.
Bütün bunlar, hiçbir
âlimin kabul etmediği, şeriata uygun olmayan şeylerdir. Şayet bu rivayetler
sahih ise, bunların mensuh olduğunu söylemek gerekir.
Sıraladığımız bu madde
ve görüşler, Hattâbî'ye ait idi.
Hind ulemâsından
Mevlânâ Muhammed Yahya, biribirleri ile çelişkili görülen bu rivayetlere daha
değişik bir biçimde bakmış ve aralarını telif etmiştir.
Muhammed Yahya özetle
şöyle der:
"Karısının
cariyesi ile zina eden birisi bunu karısının izni ile yapmışsa değnekle dövülür.
Karısının izni olmamışsa recmedilir. Bundan sonra bakılır; eğer câriye gönüllü
olarak kendisini teslim etmişse, o cariyenin adama verilmesi maslahat
gereğidir. Çünkü bunlar birbirlerine alışmışlardır,
o işi tekrar tekrar
isteyeceklerdir. Harama düşmektense, cariyeyi erkeğe verip, helâl kılmak daha
yerindedir. Eğer câriye gönüllü değil de, adam kendisine zorla tecâvüz etmişse,
cariyenin serbest bırakılması uygun olur. Çünkü bu durumdaki bir cariyenin o
evde tutulması birçok kötülüklere sebep olur."
Bezhı'l-Mechûd müellifi
bunları naklettikten sonra, Muhammed Yahya'nın bu nefis izahının, hiçbir
fakihin aklına gelmeyen eşsiz bir izah olduğunu söyler.